Katil,
sever mi sandın tabancasını?
Ya da günahını sever mi ?
Gece çöktüğünde şehrin böğrüne,
Korkarak geçtiğin sokaklar var ya,
Kör arsalar iki ev arasında,
Oralara işte
Gece çöktüğünde….
Katil,
Koyar tabancasını
göğsünün acıyan bir yerine,
korkarak koyar
kendi günahından.
“Acıtmadan onca göğsü delen bu metal parçası
Neden acıtsın ki canımı,
Sakin sakin uyurken,
Sakin, sessiz?”
diye düşünmez.
Düşünemez, gün bitmiştir
Ve katil şimdi
Sadece annesini düşünmektedir.
Çünkü her çocuk annesini düşünür,
Öksüzler bile.
Belki düşünecek başka bir şeyleri olmadığından
Belki de yorulduklarından
Çok şeyi düşünmekten.
Katil,
Dokunur annesine
Sadece kırçıllaşmış,
Acılar damgası saçlarının ucundan
Ya da parmaklarındaki nasırlardan birine.
Eksik bir şeyi tamamlar gibi,
Eksik hiçbir şeyin
Tamamlanamayacağını bilmez gibi….
Kim bilesi belki orada
Bir gerekçe bulmak için günahına.
Katil,
Gece çöktüğünde
dokunur annesine,
eline hiç değilse
yaşamı yeniden anımsatan bir tomurcuk,
bir parça aksüt değsin diye.
Ne ki,
dokunmadığından annesi içine,
hiç dokunmadığından,
dipte hep ağlayacakmış gibi titreyen
iki küçük dudağa
– gece zaten çökmüştür –
varırken uykuya
kalabalık bir günahlar ordusu halinde…
Tabancasını,
sevdiği tek parça,
ağlamayan tek uzuv belleyip….
dayar göğsüne.
Mayıs 2002 / Sılada, zakkum ağaçları altında
Yaay:@GaffarYakinca
Twitter : @GaffarYakinca
Facebook : Gaffar Yakınca
Instagram : deligaffar
YouTube: Gaffar Yakınca
Bir yanıt yazın