
mayıs geldi.
tepede tören vaziyeti aldı,
alayın askerleri
hınçlı tecavüzlerin faili sabah,
şimdi kulaklarını okşuyor onların.
bulutlar güneye yürüyorlar,
onların umutlarından yapılma
bir yarayı taşıyarak böğürlerinde.
kısa bir an,
bir yaprağın titremesi kadar
kısa bir an,
güneş oradan askerlere bakıyor.
güneş,
nasıl sızıyor
yönergelerin ve hizaların arasından,
güneş, ince kıyılmış dokusu hayatın
ölümün bakırdan bir kokusu
varmış gibi,
sahiden oradalarmış gibi hepsi…
aydınlanıyor askerlerin yüzleri.
şimdi ben nereye gitsem
oraya bir cenaze,
benden önce varmış oluyor.
öpsem kimin yüzünü,
bir gelinin duvağı
çoktan kararmış oluyor
bir ıstavroz çıkarabilirdim kendimden
eksik kanadımı onarmak için,
ama yaramı kaşıyarak
umudun bekçisi olmayı seçtim
hangi soğuk taşa değiyorsam
yasaklı bir şey oluyor üniformamdaki,
bükülerek uzaması oluyor
yılgınlıkla gölgelenen zaferlerin…….
GÖZYAŞLARININ…..
korkuya elvermeyen gözyaşlarının.
ben hangi gemiye binsem,
biriken ağıtlardan
güvertesi yıkılıyor onun.
ve sen uzağı çiziyorsun
uzağı var ediyorsun… Sevgilim
tesbihleri dağıtan
sıkılmış parmaklarınla
askerler umudu çiziyorlar bıkkınlıklarıyla,
uygun adım geçiyorlar
itdurmaz tepesini,
güneş onları koyveriyor
yazgının olmayan gölgesinde,
yazgının olmayan gövdesinde,
döverek yüreğimin ucunu
adımlayabilirim kalan zamanı…
uzağı fısıldıyorsun kulağımıza
sevgilim..!
ve ben mayısın çürüyen umuduyla
destekliyorum sırtlıyorum seni.
….
üçmayısikibin
Yaay:@GaffarYakinca
Twitter : @GaffarYakinca
Facebook : Gaffar Yakınca
Instagram : deligaffar
YouTube: Gaffar Yakınca
Bir cevap yazın