Hayatım boyunca inceleme fırsatı bulduğum resimler arasında belki de beni en çok etkileyeni budur. Büyük Sovyet/Rus ressam Sergey Nikolayeviç Andriyaka’nın “mezarlıkta yılbaşı” adını verdiği çalışma 1984 tarihini taşıyor.

Andriyaka’nın genç yaşta kaybettiği babası Moskova’daki Hovan Mezarlığında yatmaktadır. Andriyaka, her yıl Aralık ayının on dokuzunda annesi ile beraber babasının mezarını ziyarete gitmektedir. Bir gün mezarlıktan dönerken otobüste tuhaf bir kadından söz edildiğini duyar.
Söylendiğine göre, bu yaşlı kadın, hayattaki tek varlığı olan kızını yitirdikten sonra öyle bir matemin içine girmiş ki her yılbaşını gelip kızının mezarında geçiriyormuş. Andriyaka, bu kadını görmek ister. Takip eden ilk yılbaşı gecesinde Hovan Mezarlığına gittiğinde tam da anlatıldığı gibi bir görüntüyle karşılaşır.
İnsanlar evlerinde, lokantalarda, sokaklarda yeni yıl eğlenceleri ile meşgulken yaşlı kadın, sessizce kızının mezarının başına gelir. Süslediği küçük çam ağacını mezara diker ve mumlarını yakarak kızının baş ucunda oturur.
Adriyanka bu yürek burkan görüntüden öyle etkilenir ki o anı tüm duygusal ağırlığı ile tuvale döker. Arkada, uzakta bütün ışıkları ve tantanası ile Moskova şehri görünmekte, yaşlı kadın ise artık soğuk bir mezar taşından ibaret olsa bile, biricik sevdiğinin, kızının yanında olmayı tercih etmektedir.
Bu kasvetli tablodan okunan şey sadece hüzün değil. Acıdan ve yaşlılıktan küçülmüş bedeni ile inandığı şeye yönelen, ruhunun ait olduğu yere giden bu kadıncağız, bize umuda ve insanlığımıza dair bambaşka bir mesaj veriyor.
İnsan, en ağır zamanlarda bile kendini yaşama bağlayacak ritüeller icat eder. Her yıl tekrarlanan küçücük bir alışkanlık, yürek söken bir iş bile olsa, nihayetinde bize hayatın soluğunu üfler. Çünkü gelenek, dünyanın vahşetine karşı bizi ayakta tutan bir şeydir. Ona tutunuruz, onunla hayal ile gerçeğin arasında bir yerde bir süre salınma şansı yakalarız, onunla var oluruz.
Her şeye rağmen yaşamın galip geldiği nice güzel yıllara kavuşmak dileği ile…
Twitter : @GaffarYakinca
Facebook : Gaffar Yakınca
Instagram : Gaffar.Yakinca
YouTube: Gaffar Yakınca
Yaay:@GaffarYakinca
Nazım Hikmet’in ‘memleketimden insan manzaraları’nda anlattığı 200’e yakın karakter arasında yaşlı bir köylü kadın vardır..trende olmasının sebebi hapisteki oğlunu ziyarete gitmesidir..yanındaki sepette ona yiyecekler,meyveler göürmektedir,sağlıklı olsun ve yaşasın diye..hapisteki oğlu,çok sevdiği diğer oğlunu öldürmüştür oysa..bu ziyaretleri yıllarca yapmıştır..onun yaşamasını ister çünkü hapisten çıkınca onu kendisi öldürecektir..ama bir gün ziyarete gittiğinde onun öldüğünü söylerle ve kısa süre sonra yaşlı kadın da ölür..çünkü kadını hayata bağlayan ‘şey’ artık yoktur..! bu öyküyü uzun yıllar önce okumuştum..şimdi sizin öykünüzü okuyunca aklıma geldi..yeniden bulup okuyamadım,aklımda böyle kalmış,umarım doğru aktarabilmişimdir..çok etkilenmiştim.. selamlar..mutlu ve sağlıklı yıllar dilerim ..
Müthiş…